Ana içeriğe atla

GÜZİNLER GÜZİNİ

 Size Nefesimi Bırakıyorum” adlı, abisine dair anılarını anlattığı kitapta, Cemal Süreya’nın kız kardeşlerinden Perihan Bakır, 13 Şubat 1963 tarihli bir mektuptan söz eder. Cemal Süreya, kardeşi Perihan ‘a, bir arkadaşının, (diğer) kardeşi Ayten’e talip olduğunu ama daha tanışmadıkları için önce tanışmaları gerektiğini yazar bu mektupta. Ayten’e de, “Arkadaşım çok iyi bir insan, seninle evlenmek istiyor, evlen kız. O, Türkiye’nin en iyi şairi” diyen Cemal Süreya, kardeşini bu buluşmaya ikna eder.

Ama buluşma günü işler beklenildiği gibi gitmez, Cemal Süreya ve Ayten sözleştikleri yerde şairi uzun bir süre beklemesine rağmen kimse gelmez. Ayten, en sonunda, “Tamam artık, hadi gidelim abi” der ve bu buluşma gerçekleşmeden sonlanmış olur.

Cemal Süreya, sonraki günlerde, Ahmed Arif’i gördüğü ilk yerde ona, kırgınlıkla, “Kıza çok ayıp oldu, neden gelmedin?” diye sorar. Ahmed Arif, “Temiz gömleğim olmadığı için gelemedim” diyerek, Cemal Süreya’dan özür diler. Ahmed Arif’in 1992 yılında kitaplaşan (1970 yılına kadar sürer mektuplar bu kitapta), “Cemal Süreya’ya Mektuplar”ına bakacak olursak bu özür “Cemo Kurban” tarafından kabul görmüştür.

Ayten’in evlilik konusundaki şanssızlığına dair yaşadığı ne ilk ne de son olaydır bu. Evin diğer kızı Perihan ise evlenmiş ve evliliğinden üç de kızı olmuştur. Ayten’in ve Perihan’ın adlarını koyan (evin tek erkek çocuğu) Cemal Süreya, Perihan’ın kızlarının da adlarını koyan kişi olmuştur.

Lokman şair” altıncı kırlangıcının son aylarındayken (bu dönemlerde mi yazılmıştır “Kehanet 1985”?), Kasım 1984’te Tüyap Kitap Fuarı’nda imza günü için bulunan Cemal Süreya’nın önüne bir kitap gelir. Kitap, o sene çıkmış olan “Sevda Sözleri”dir. Kitaptan kafasını kaldıran Cemal Süreya’nın karşısındaki kişiyse Güzin’dir.

Ama Güzin kimdir?

Cemal Süreya’nın, şiirinde, “Güzinciğim ufak bir kadın bir öpüşlük canı var” diye söz ettiği Güzin mi yoksa?

Ama o sırada, “Kadınlar hamamında Güzin”.

Bu Güzin, belli, başka Güzin.

Lokman şair yedinci kırlangıcına giredursun, şiirinde Lokman’dan iz taşıyan bir diğer şair Metin Eloğlu’nun da başı Güzin doludur. Ablasının da, ilk eşinin de adı Güzin olan Metin Eloğlu, tutar bir de “Lokman Hekimin Sev Dediği” şiirinde Güzin’den (bu Güzin hangi Güzin’dir?) söz açar: “Bakıyorsun –Güzin karanfil çiçeğini sever ya-/Güzin’e bir demet kırmızısından almış/Sırf seni sevdiği için ya başka neden

Ama yine de Eloğlu’nun yaşamındaki Güzinler bizim aradığımız Güzin değildir.

Onları bu yazıda anmamın sebebi, sadece, “Akşam olursa Güzin’leri selamlıyorum” diyen Salâh Birsel gibi akşam başına oturduğum bir yazıda, sevdiğim şairlerden olan Metin Eloğlu’nun “Güzin’leri”ni “selamlıyorum”, diyebilmektir.

Salâh Birsel aynı şiirinde bir de “Güzin demek düğün dernek” der ki, bu da bizi evli Güzinlerden bir diğerine, Güzin Dino’ya götürür. Güzin Dino, 1943 yılında o dönemler Çukurova’da sürgünde olan Abidin Dino’yla evlenir. Böylece, (Abidin Dino’nun abisi) Arif Dino’nun söylediği (o şiirlerini –genelde- yazmaz söylermiş), “Çukurova sabır ovasıdır /Lokmasını/göç edenleri/bilir./Yakmasını/yıkmasını/boğmasını/bilir./Çukurova sabır ovasıdır.” şiirinde kendisine yer bulan Çukurova, Güzin’i de bilir olur.

Ferit Edgü, “Güzin Dino-Abidin Dino Mektupları (1952-1973)” adlı kitaba yazdığı önsözde bu kitaptaki mektupların gençlere katacağı iki ders olduğuna inandığını söylese de ve bu derslerden,  Birincisi doğru ve dürüst yaşamak dersi. İkincisi de aşk dersi” olsa da bizim konumuz ne sevi üzerine de yaşamak üzerine olduğu için Güzin ve Abidin’i baş başa bırakıyoruz.

Ama yine de hazır Güzinler peşinde koştururken, Nâzım Hikmet’in Güzin’li şiirini de analım:

Koşmaca oynayalım Güzin’ciğim

                                               sen ben Dino bir de Verusam

koşmaca oynayalım şafak vakti çığlık çığlığa

şafakla bulanmış vakitler içinde koşmaca oynayalım

koşmaca oynayalım geçmiş gelecek günlerimizle

ayaklarımızda martı kanatları

dört açalım dünyaya güneşle poyrazla dolu gözlerimizi

ve kahrolası Körebe yakalayamasın bizi

 

Koşmaca oynayalım Güzin’ciğim”

 

Böyle bir yazının “ebe”si olarak Nâzım Hikmet’e biraz alındığımdan mıdır nedir, “kör” olmadığımı ona kanıtlama ihtiyacı hissetmeye başladım bu dizeleri yazıma eklerken sanırım. O, ”Otobiyografi” adlı şiirinde, “şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile” dese de benim öyle biri olmadığım ve gerekirse “Şarlo’ya bile” haset edeceğim ortadayken aksi de düşünülemezdi.

Ama Şarlo’nun sırası mı?

(Salâh Birselce söyleyecek olursam, “Ama nerden şimdi aklıma geldi/Güzin varken” Şarlo)

Ama kim bu Güzin?

Cemal Süreya’dan imzasını alan Güzin, eve döndüğünde olayları annesine şöyle anlatır:

Anne, dayımda hoş bir gülümseme ve şaşkınlık oldu. Ona eğildim; sessizce, benim kitabımı da imzalar mısın dayıcığım? dedim.”

İşte, Cemal Süreya’nın karşısındaki Güzin, bu Güzin, adını Cemal Süreya’nın koyduğu, yeğeni Güzin’dir.

Yoksa, Güzin’in kitabını, “Sevgili yeğenim Güzin Bakır, beni çok utandırdın; hem de çok sevindirdin.” diye imzalayan Cemal Süreya, 1954 yılında yazdığı “Şiir”de, “Güzin utanmak gerektiğini ileri sürüyor/…/Hakkın var diyorum utanıyorum” dizeleriyle, yıllar öncesinden, Güzinler arası bu yolculuğu mu müjdelemiştir?

 

SERKAN AKÇA

 

EKLER(ŞİİRLER)

 

ŞİİR

İstanbullar geminin altında

Kadınları sorarsan onlar da öyle

Şişeler de geminin altında, Güzin de

Allahtan beni kimsecikler görmüyor

Canımın istediğini yapıyorum

Çırılçıplak sularda yıkanıyorum, utanıyorum

Güzin utanmak istiyor ama nerde

Nasıl utanacak bu boş şehirde

 

Güzin utanmak gerektiğini ileri sürüyor

Boyuna ileri sürüyor, gözleri mavi

Güzinciğim ufak bir kadın bir öpüşlük canı var

Hakkın var diyorum utanıyorum

Ama İstanbullar kadınlar deniz yıldızları

Hepsi hepsi geminin altında

Şişeler de orda çuvalın üstünde

Elimle koymuş gibi biliyorum.

CEMAL SÜREYA – SEVDA SÖZLERİ/ÜVERCİNKA(İlk baskısı dahil değil)

 

HÜR HAMAMLAR DENİZİ

Kadınlar hamamında Güzin

Bacağının birini suya uzattı

Erkekler hamamında Süleyman

Uzandı bu bacağı bir güzel öptü

Öpsün bakalım

 

Kadın kısmı n’apar Güzin onu yapacak

Bacağını azıcık yukarı çekti

Süleyman yutar mı kaçın kurrası

Bu sefer biraz aşağıdan öptü

Hadi bakalım

 

Az daha biraz daha derken sonunda

O güzelim bacak sudan çıkacak

Bacakla beraber bir mesele önemli

Acep şimdi Süleyman nerden öpecek

Dur bakalım

 

Erkekler hamamında Süleyman

Az namussuz adam değilmiş hani

Kalkıp dosdoğru Eskişehir’e gitti

Geçirdiği gibi başına şapkasını

Enflâsyon parasıyla otuz lira

 

CEMAL SÜREYA -  SEVDA SÖZLERİ/ÜVERCİNKA (ilk baskısı dahil)

 

KEHANET 1985

Lokman şair senin hayatın

Yedi kırlangıcın hayatı kadar

Altısını ardı ardına yaşadın

Bir kırlangıcın daha var.

 

CEMAL SÜREYA – SEVDA SÖZLERİ/SICAK NAL

 

LOKMAN HEKİMİN SEV DEDİĞİ

Bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde

Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir

Bire bin veren buğday

Elmadaki mayhoşluk

Hukuku Beşer

Çınçınlı Hamam

Çizmeli Kedi

Sanki elleriyle komuşlar gibi

İkimizden bir işmar

 

Seni sevmemiş olsam sözlerim yarı yarıya

Gözlerim yarım

Ellerim Çolak Hüseyin eli

Seni sevmesem nefes almayı beceremem ki

Bugün günlerden ne

Cumartesi

Seni sevdiğim için cumartesi elbet

Seni sevdiğim için bak temmuz ayındayız

Ayşe onbaşı, Pir Sultan Abdal büsbütün sevdalıyım sana

Bu gemiler nereye gidiyor seni sevdiğim için

Seni sevdiğimden suyun akası geliyor

Bacaların tütesi

Nurhayat’ın hâlleri seni sevdiğim için güzel

İbrahim’in dilleri

İnsan seni sevince tutsaklığa kızar tabii

 

Savaşın adı geçse cinifrit olur

Ereğli’nin kömürünü düşünür ne kömür o be

Raman’ı düşünür Çukurova’yı düşünür

Seni sevdiği için Haliç’te bir uğultu

Marmara’da bir deniz

Isparta bahçesinde güller seni sevdiğim için koncalanıyor

Seni sevdiğim için kilim dokuyorlar Avşar’da

Yarın sabahlar seni sevdiğim için icat edildi

Penisilin halk şiiri canlı sinema

 

Mapusaneler Yedi düvel harbi İspanyol nezlesi

Sultan Hamid Don Civani

Ne bilsinler seni sevdiğimi

Başaklanmayan yulafa söylemeli

Cılk yumurtaya

Paslı demire

Kulağını bükmeli kurtlu kirazın

Hoşnut değillerse bu gidişattan

Akıl etsinler seni sevdiğimi

 

Yeşille turuncunun kafa barıştırması bu sevdadan ötürü

Tepemizdeki o göçmez tavan

Sulardaki yakamoz ortancadaki pembe

Ben seni sevdim diye

 

Bingöl vilayetinde kamyondan inince

Tığ gibi bir delikanlıya soruyorum

Siz nerenin bulutlarısınız böyle

Biz sizin sevdanızın bulutlarıyız

Bir yıldızlı akşamı varsa Ankara’nın

1953 kışları içinde

Karnı tok sırtı pekse hısım akrabanın

Konu-komşu dirlik düzenlik içindeyse

Birbirimizi daha çok sevelim diye

 

İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor

Şair oluyor mesela

Meyhaneden cayıyor bir akşamüzeri

Caysın be güzel

Caysın be iyi

Tütünü bırakıyor tütün neyime zarar

Keseme zarar ciğerlerime zarar sevdama zarar

Seni sevince adamın pabuçları eskimiyor

Beti-benzi yeni çarktan çıkmış gibi

 

Seni sevince insan bilgili saygılı gönlü gani şen

Saçları zencefilli

Erkencecik evine dönmek istiyor canı

Zembilinde karpuzlar hürriyetler duvaklar

Annesinin elini öpüyor ilkten

Yeğenine çukulata almış onu veriyor

 

Bakıyorsun -Güzin karanfil çiçeğini sever ya-

Güzin’e bir demet kırmızısından almış

Sırf seni sevdiği için ya başka neden

 

Hep seni düşün

Hep seni yaşat

Hep seni yıka

Seni doyur üç öğün

Seni bir kanım uyut sonra uyandır

Lokman Hekim seni sev diyor bana

 

Seni sevmeseydim ilkbaharı kodunsa bul gayrı

İstanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde

Umut diye birşey yoktu ki seni sevmeseydim

Hak hukuk bereket diye

Eşitlik kardeşlik hürriyet diye

 

Yüreğime sağlık ne iyi ettim.

 

METİN ELOĞLU – BU YALNIZLIK BENİM/ODUN

 

PAKİSTAN

 

Çıt çıt çıt Güzin demek buzlu viski

Siz bilmiyorsanız ben biliyorum

Ben içki seviyorum

Güzin'i de seviyorum sıcak olursa

Haziran olursa bütün esmerleri topluyorum

Ama nerden şimdi aklıma geldi

Güzin varken Haziran

 

Akşam olursa Güzin'leri selamlıyorum

100 bin Güzin bir o kadar da dudak işte

300 dudak iyi kötü eğilip öpüyorum

Ben çiçekleri esmerlere boyuyorum

Üsküdar'ı da boyuyorum kalabalık olursa

Ama nerden şimdi aklıma geldi

Güzin varken Üsküdar

 

Çıt çıt çıt bütün esmerleri ben övüyorum

Güzin'i de övüyorum esmer olursa

Güzin demek düğün dernek

Siz inanmıyorsanız ben inanıyorum

Ben Pakistan'ı da seviyorum

Ama nerden şimdi akılma geldi

Güzin varken Pakistan

 

SALÂH BİRSEL – KÖÇEKÇELER/ASES

 

ÇUKUROVA

Çukurova sabır ovasıdır

Lokmasını

göç edenleri

bilir.

Yakmasını

yıkmasını

boğmasını

bilir.

 

Çukurova sabır ovasıdır.

 

ARİF DİNO – ÇOK YAŞASIN ÖLÜLER

 

İSİMSİZ

 

Koşmaca oynayalım Güzin'ciğim

      sen ben Dino bir de Verusam

koşmaca oynayalım yağmurun altında yalnayak başıkabak

ve geçelim Sen Mişel Bulvarı'ndan İstanbul'u kovalayarak

ve fır dönelim Notr Dam'ın bahçesinde Kız Kulesi'yle

 

Koşrnaca oynayalım Güzin'ciğim

     sen ben Dino bir de Verusam

koşmaca oynayalım şafak vakti çığlık çığlığa

şafakla bulanmış vakitler içinde koşmaca oynayalım

koşmaca oynayalım geçmiş gelecek günlerimizle

ayaklarımızda martı kanatları

dört açalım dünyaya güneşle poyrazla dolu gözlerimizi

ve kahrolası Körebe yakalayamasın bizi

 

Koşmaca oynayalım Güzin'ciğim

 

NÂZIM HİKMET – BÜTÜN ŞİİRLERİ/SON ŞİİRLERİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HELENİSTİK YIRLAR

7 Aralık 1973’te “ Yeni Ortam ” gazetesinde, Salâh Birsel’in “ Hayıfnâme ” adlı bir yazısı yayımlanır. Salâh Birsel (daha sonra “ Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu ” kitabında da yer almış olan) bu yazısında 11 Şubat 1953 tarihli bir olaya da yer verir: “ 11 şubat 1953 Çarşamba günü – saat 17 sularında- Behçet Necatigil’in Elit’e geldiği göz önünde tutulacak olursa, oranın, kahveliğini hiç değilse 1954’e değin sürdürdüğü düşünülebilir. Necatigil oraya «Hayıfname» adında bir gazel yazmak üzere gelmiştir. ” Behçet Necatigil, “ Hayıfname ”de yalnız kendi sıkıntılarını değil, o sırada aynı masada oturduğu arkadaşlarının da sıkıntılarından bahseder. Oktay Akbal’ın o günlerde çıkmış olan ve “ Hayıfname ”de “ Genc-i Rûm ” olarak anılan “ Bizans Definesi ” kitabının yanı sıra Salâh Birsel’in “ Güzincik ”i de bu şiirde kendisine yer bulacaktır. “ Güzincik ”,   Salâh Birsel’in “ Hacivat’ın Karısı ” adlı kitabında “ Güzin ve Erkekler ” başlığı altında toplanan dört şiirin sonuncusudur. Bölümdeki diğer ş