7 Aralık
1973’te “Yeni Ortam” gazetesinde,
Salâh Birsel’in “Hayıfnâme” adlı bir
yazısı yayımlanır. Salâh Birsel (daha sonra “Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu” kitabında da yer almış olan) bu yazısında
11 Şubat 1953 tarihli bir olaya da yer verir: “11 şubat 1953 Çarşamba günü – saat 17 sularında- Behçet Necatigil’in
Elit’e geldiği göz önünde tutulacak olursa, oranın, kahveliğini hiç değilse
1954’e değin sürdürdüğü düşünülebilir. Necatigil oraya «Hayıfname» adında bir
gazel yazmak üzere gelmiştir.”
Behçet
Necatigil, “Hayıfname”de yalnız kendi
sıkıntılarını değil, o sırada aynı masada oturduğu arkadaşlarının da
sıkıntılarından bahseder. Oktay Akbal’ın o günlerde çıkmış olan ve “Hayıfname”de “Genc-i Rûm” olarak anılan “Bizans
Definesi” kitabının yanı sıra Salâh Birsel’in “Güzincik”i de bu şiirde kendisine yer bulacaktır.
“Güzincik”, Salâh Birsel’in “Hacivat’ın Karısı” adlı kitabında “Güzin ve Erkekler” başlığı altında toplanan dört şiirin
sonuncusudur. Bölümdeki diğer şiirlerin isimleri ise “ Güzinin Gençlik Yılları”, “Güzinin
Sonraki Yılları” ve “Ölümden Önce”dir.
Bu şiirlerde Salâh Birsel, gençliğinde peşinde koştuğu Güzin’in (Ben Güzin’i düşünürken/Güzin’in de
düşündükleri vardı), ona yüz vermez, başka erkeklerle dolaşırken (Deli gibi kapılırdım öteki erkeklere
ben/Salâh Birsel’e ise dudak bükerdim/O şiir düzerdi benim için/Ben gülüp
geçerdim) daha sonraki yıllarda bu karşılıksız bırakılan aşkın Güzin’de
yarattığı pişmanlıkları (Ah şu anda şu
anda/Duramıyorum yerimde/Salâh Birsel’i düşünüyor da/Ölemiyorum) konu alır.
Bu şiirlerden “Güzinin Sonraki Yılları”nda
geçen, “Abdülhâk Hamid’i vardı ya
Fatmanımın/Benim de vardı Salâh Birsel’im” dizeleri bizi, “Makber”e, şiirin, “Sen öldün, ölüm güzel
demektir,/Ölsem
yaraşır gamınla her gün.” dizelerine, oradan da tekrar Salâh Birsel’in şiirlerine, “Ölümden Önce”ye “Şimdi ben bu yatakta ölüyorum ya/Bir başka yatakta da ölüyordur Salâh
Birsel” dizelerine götürecektir.
Günlüklerindeyse
(Nurullah Ataç’ın “Günce”sine karşı “Günlük”ü ortaya koymuştur kendisi) sıkça
“Gide”den söz açan Salâh Birsel “G” ile başlayan isimlere mi tutkundu,
yoksa başka bir bağlantı mı vardı Gide ile “Güzin
ve Erkekler” arasında? (Aynı günlüklerde sıkça geçen bir diğer ad ise “Proust”tur. “P” harfiyse Salâh Birsel’in “Pakistan”
adlı şiirini anımsatır. -Ama nerden şimdi
aklıma geldi/Güzin varken Pakistan-)
1989
yılında Berran Tözer’e verdiği bir röportajda İlhan Berk, “Dünyanın bir ucunda yazılan bir şiiri kaçırdığım olmamıştır, bana öyle
gelir. Ama bu kişinin şiirinin gerçekten beni ilgilendirmesi şart. Hâlâ
dünyanın her yanında yazılan şiiri, eğer bu şiirler İngilizceye ya da
Fransızcaya çevrilmişse ya da bu dillerdeyse, izlerim” der. Yalnızca
izlemekle de kalmaz İlhan Berk okuduğu farklı dillerdeki şiirleri, çevirme
yoluna da gider bunların bazılarını. İlhan Berk’in bu çevirdiği şiirlerden
birisi ise Fransız şair Pierre de Ronsard’ın, “Bir ihtiyarlıktır bir gün aldığında sizi,/Mumla ocak başında yün eğireceksiniz,”
şeklinde başlayan “Sonnet”sidir.
Çevirdiği şairlerin kendisini ilgilendirmesi gerektiğini söyleyen İlhan Berk’in
şiirlerinde Ronsard’ın izini “Çivi Yazısı”
adlı kitapta görürüz. “Sonnet, rondeau, ballade” gibi Fransız şiirinde sık
kullanılan biçimlerde yazılmış şiirlerden kurulan kitapta, “Siz ne güzeldiniz benimle bilemezsiniz/A
harfinden bir çarşı güneşi yüzünüzde” dizeleriyle başlayan şiir, Ronsard’a
ve şiirine gönderme yaparak, “Hélène
uyruklu bir rüzgârdınız her şiirde/Benimdi, Ronsard’ın bir ülkesiydi yeriniz.”
dizeleriyle devam eder.
Ronsard
ve şiirini İlhan Berk’te bulmamızla beraber bir yeni soru ortaya çıkar, Hélène kimdir?
“Çivi Yazısı” ne kadar eski
uygarlıkların sıkça anıldığı şiirlerden oluşsa ve İlhan Berk Hélène’i,
kitaptaki bir başka şiirde” Hélène’in
baktığı denizlerde Paris’tim” dizesiyle mitolojik bir göndermeyle de ansa
da Orhan Veli’nin, “Fransız Şiir
Antolojisi” kitabı bizim bakış açımızı genişletmektedir.
Eksik
kalmış “Aşk Resmigeçiti”nin şairi,
Sabahattin Eyüboğlu ile derlediği bu antolojide, Ronsard hakkında bilgi
verirken Ronsard’ın sevilerine de yer vermiştir. Hélène ise bu sevilerin
sonuncusudur. Bu son sevi İlhan Berk gibi Orhan Veli’yi de etkilemiş olacak ki
İlhan Berk’le aynı şiiri çevirmiş ve aynı şiire göndermede bulunacak bir de
şiir yazmıştır.
Çeviri
için “Hélène İçin Sonnet” başlığını uygun gören Orhan Veli, Ronsard etkisinde
yazdığı şiire “Helene İçin” adını vermiştir. Şair,“Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu,/Güzelliğin yalnız
mısralarımda kaldığı gün.” diyerek Hélène’e seslenir şiirinde. Ronsard’dan
yaptığı çeviride ise “Siz de
ihtiyarlayacaksınız, gün gelecek;/Yün bükecek bir mum ışığında, hayran
hayran,/’Ronsard ne kadar da çok övmüş bir zaman!’/Diyeceksiniz, mısralarımı
söyleyerek.” dizeleri bu etkiyi göz önüne sunar.
Dönelim Pakistan’a. Yok, Proust’a. Hayır hayır! Gide’e. Güzin’e, tamam, Güzin’e. Anlamı “seçilmiş, beğenilmiş” olan Güzin, Salâh Birsel’in şiirlerinde kendisini bir anda Hélène (Hélène’nin de Paris tarafından seçildiği unutulmamalıdır) olarak bulmuştur. Oysa Salâh Birsel’in, Orhan Veli ya da İlhan Berk gibi Ronsard çevirisi mevcut değildir. Ama şairin, döneminin usta isimlerle iletişim hâlinde oluşu ya da bir dönem Fransızca öğretmenliği yapmış oluşu (Fransızca bilmeden öğretmenliğini yapması mümkün olmasa gerek) Salâh Birsel’in Ronsard’ın şiirlerine ulaştığını ve okuduğunu düşündürtür. Sonra, Orhan Veli’yi ve İlhan Berk’i etkileyen Ronsard, Salâh Birsel’i de etkileme potansiyeline de sahip değil midir?
Dönelim Güzin’e. Evet evet Güzin’e. Ne çok
Güzin dolu edebiyat tarihimiz...
Ama bu
konu da başka bir denemeye.
SERKAN AKÇA
EKLER (ŞİİRLER)
a) Çeviriler
HÉLÈNE İÇİN SONNET
Siz de
ihtiyarlayacaksınız, gün gelecek;
Yün
bükecek bir mum ışığında, hayran hayran,
“Ronsard
ne kadar da çok övmüş bir zaman!”
Diyeceksiniz,
mısralarımı söyleyerek.
Bu söz
üzerine hizmetçiniz irkilerek,
İşten
yorgun düşüp bir kenarda uyuklayan
Ve adımı
duyar duymaz yerinden fırlayan
Hizmetçiniz…
Ömrünüze dualar edecek.
Kemiklerim
bile kalmamış, toprak altında,
Rahat
olacağım ben o gün ruhlar katında,
Sizse ocak başında çömelmiş bir ihtiyar.
Eski
günleri o zaman ararsınız, arar;
Hemen
yaşamaya bakın dinlerseniz beni;
Dem bu
dem, devşirin hayatın çiçeklerini.
ORHAN
VELİ KANIK – FRANSIZ ŞİİR ANTOLOJİSİ/ÇEVİRİ ŞİİRLER
SONNET
Bir
ihtiyarlıktır bir gün aldığında sizi,
Mumla
ocak başında yün eğireceksiniz,
Anıp
mısralarımı coşup diyeceksiniz:
“Güzellik
çağımda Ronsard ne çok övdü beni.”
Ama
kimse olmayacak duyan sesinizi,
Yorulmuş
ve çoktan uyuklayan hizmetçiniz
Kalkacak
yerinden, Ronsard adı geçer geçmez
Kutsayacak
ölümsüz övgüler isminizi.
O zaman
beni toprak olmuş bulacaksınız,
Habersiz
bedenimden bir rahat uykularda;
Sizse
iki büklüm ihtiyar ocak başında,
Aşkıma,
boş kurumunuza yanacaksınız.
Beni
dinlerseniz yaşamaya bakın hemen:
Gün
bugün gülüp eğlenin daha vakitken.
İLHAN
BERK – ASILI EROS
b) Esinli Şiirler
HELENE İÇİN
Nezihe Adil-Arda’ya
Ötesi
yok şehre ulaşınca kaderin yolu
Pişman bir el kapayacak kapısını ömrünün;
Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu,
Güzelliğin yalnız mısralarımda kaldığı gün.
Odanı dolduracak son mevsimin, son baharın..
İsmini dinleyeceksin serin esen rüzgârda,
Duyacaksın ateş feryadını hatıraların
Akşam vakti söylenen âşıkane şarkılarda.
Ve bilhassa parmaklığına dayandığın zaman
Ufku uzak şehirlere açılan balkonunun,
Günahların geçecek hafızanın arkasından.
Günahların.. Sonu gelmez kafilelerden uzun…
Öterken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde,
Bakışlarında sükûnun zehri, dinleyeceksin.
Türlü acılar şekillenecek yine içinde,
“Ah! Şairim bu akşam da geçmedi” diyeceksin.
Ve ulaşacak bu son şehre kaderin yolu,
Kapayacak pişman bir el kapısını ömrünün;
Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu,
Güzelliğin yalnız şarkılarımda kaldığı gün.
MEHMET
ALİ SEL imzasıyla (ORHAN VELİ KANIK) – BÜTÜN ŞİİRLERİ
SONNET (SİZ NE GÜZELDİNİZ BENİMLE
BİLEMEZSİNİZ)
Siz ne
güzeldiniz benimle bilemezsiniz
A
harfinden bir çarşı güneşi yüzünüzde
Hélène
uyruklu bir rüzgârdınız her şiirde
Benimdi,
Ronsard'ın bir ülkesiydi yeriniz.
Şimdi
kim bilir İstanbul'sunuz değilsiniz
Bir
f'diniz Önasya'larda o şey evlerde
Şimdi
nasıl bir yalnızlık eser yüzünüzde
Uzun
sular olur duymak gibi bir şeydiniz.
Şimdi h,
şimdi M sesi ilk nasıl karanlık
İpek
gibiydiniz iyisi mi anlatmamalı
Ben
yokum ya yoksunuz bakın nasıl artık.
Şimdi
bakın nasıl bir yalnızlık vuran benden
Şimdi
şiirlerde benim yazdığım sıkıntı
Bayılırsınız
bir rüzgâr oynatsam ülkemden.
İLHAN
BERK- ÇİVİ YAZISI/EŞİK (TOPLU ŞİİRLER)
(GÜZİN VE ERKEKLER)
GÜZİN’İN GENÇLİK YILLARI
Ben
Güzin'i düşünürken
Güzin'in
de düşündükleri vardı
İnce
inceydi parmakları
Minnacık
bir yüzü vardı
Güzin'in
aklında
Atlar
arabalar
Daha
başka erkekler
Başka
hayatlar vardı
Güzin'in
kedileri vardı
Benim
gibi okşanmak isteyen
Ama
sevdanın adı geçsin
Güzin
kaşlarını çatardı
Güzin
masalların da Güzin'i
Şehzadeler
Güzin'in şehzadeleri
Bir
büyük defter tutar
Güzin'in
hayalleri
Ben
odada otururken
Güzin'in
de oturduğu odalar vardı
Kendisine
ait bir yatağı
Kendi
uykuları vardı
GÜZİN’İN SONRAKİ YILLARI
Koltuğuna
gömülür de Güzin
Derdi ki
ihtiyarlıktır önüm
Beni
yalnız bırakacaklar ah
Yakında
bütün âşıklarım
Kızım
sen bilmezsin
Dillere
destandım ben eskiden
Benim
gönlümü saran çılgınlıklardı
Erkeklerin
gönlünü saran ben
Adülhâk
Hâmid’i vardı ya Fatmanımın
Benim de
vardı Salâh Birsel’im
İnce
olur zeki olur ya her kadın gençliğinde
Ben de
beyazdım uyanıktım güzelim
Ah ah
ben evvelleri
Dağda
büyümüş fidan gibiydim
Bir
rüzgâr esmeye görsün
Tomurcuklanır
çiçeklenirdim
Ama
şimdi şu koltukta
Bir
isteksizliktir bitiren içimi
Saçlarımı
şöyle kaldırıyorum ya
Kaldırmasam
da olur hani
Nasıl
değişti erkeklerin hali
Anlayamadım
kızım
Artık
Salâh Birsel bile geçmez
Penceremden
sanırım.
ÖLÜMDEN ÖNCE
Şimdi
ben bu yatakta ölüyorum ya
Bir
başka yatakta ölüyordur Salâh Birsel
Bütün hayatımda
kovalamıştı beni
Bu kez
de ardımı bırakmaz elbet
Aklımda
sıralıyorum da olup bitenleri
Üzülüyorum
şu ara
Kimse
yapmamıştır bir başkasına
Benim
ona yaptıklarımı ah
Deli
gibi kapılırdım öteki erkeklere ben
Salâh
Birsel’e ise dudak bükerdim
O şiir
düzerdi benim için
Ben
gülüp geçerdim
Ama ölüm
uzanıyor ya döşeğime şimdi benim
Onun da
döşeğine ölüm uzanıyordur diyorum
Neden
sonra neden vallah
Onu
özlüyorum
Bensiz
yıllarını sözgelişi
Hatırlıyorum
içim burkularak
O
çekingen hallerini
Titremeden
anamıyorum
Ah şu
anda şu anda
Duramıyorum
yerimde
Salâh
Birsel’i düşünüyor da
Ölemiyorum
GÜZİNCİK
Yaşamak
diyordu Güzincik
Bir anı
ancak
Dostlar
da anı
Saksı
Misafir
odası
Su içsen
O da anı
olur
Koltuk
oturunca anıdır
Tütün
yakılınca
Dünyamız
Dünyamız
da anı tilkicik
Kaçan
geyik tosbağa gelincik
SALÂH
BİRSEL – HACİVATIN KARISI/KÖÇEKÇELER(BÜTÜN ŞİİRLERİ)
c) Hayıfname
HAYIFNAME
Karakaş
sergiyi açtı iyi hoş bunca ümîd
Kumru
âsâ düşünür müşteri bekler şimdi
Ah kim geçmişe mâl oldu, Güzincik, dertli Salâh
Gönlün eğlendirecek
gösteri bekler şimdi
Genc-i Rûm’un dibine ekti darı Hüssam dost
Oktay
Akbal hava aldı neyi bekler şimdi
Her
kitap başka yayında çıka ister Akbal
Bir
modern ultra câzip seri bekler şimdi
Behçet
evvelce atarken Kapalıçarşı’da tur
Oldu bir
hâtuna kul Evler’i bekler şimdi
Elli
Türkî lira verdi Bozok aldı parayı
Daha 50
alacak yılları bekler şimdi.
BEHÇET
NECATİGİL- YENİ ORTAM GAZETESİ (7 ARALIK 1973) / AH BEYOĞLU VAH BEYOĞLU/ DOST
MECLİSLERİNDE KASİDELER
Yorumlar
Yorum Gönder